O gün sabahın ilk ışıklarında Tanrı günlük ahiret turuna çoktan başlamıştı. Her zamanki gibi önce Araf'takilerle kafa bulduktan sonra <bundan asla sıkılmazdı> Cennet'in kapısına doğru kulağına tartışmalar çalındı:
-Bak kardeşim ben hayat boyu namazımı kılmışım. Orucumu tutmuşum. Ne içkim kumarım ne de <hâşâ> zinâm var. Ben ki seksen yıllık hayatımda az daha zorlasam fenâfillah'a erecek kadar kasmışım, bu imansız zındık nasıl benimle aynı kata gelir bre?!
-Ölmeden önce etmiş tövbesini ki gelmiş işte. Ne zararı var da sana rahatsız, geç git işte!
Zındık söze girer:
-Gişedeki adamcağzım doğruyu konuşur hacı emmi yav. Hem İncil Tevrat okumadın da Kur'an'ı da mı okumadın da benim kötülüğümü istersin? Giderayak ateşlere gümüleyecen yav!
*gülüşmeler*
Hacı Emmi celallenir:
-Ağzın ne konuşur senin bre gâfil! Uzatmış şeytan sakalını gelmiş benim dinime küfrediyir. La havl.. Etrafı bi duman kapladı la noliy?
O sırada sahneye Tanrı girer, beraberinde havalı olduğunu düşündüğü bir sis bulutu da taşımaktadır.
-Münker sabah sabah ne bu gürültü? Ne ister bu orman kaçkını?
-Efendim şimdi şöyle ki sağda gördüğünüz arkadaş cebinden kumarı uçkurundan zinâyı eksik etmemiş, gününü gün etmiştir. Ramazanda oruç tutmayı geçtim tutanların önünde yiyip onları da zora sokmuştur. Üstüne de soğuk günlerde sıcak oluyor diye evinize gidip miskin miskin uyumuş-
-Atın gitsin o zaman Cehennem'e Münki, bunu da mı ben söyleyeyim?
-İşte atamayız.
-Sebep?
-Ölmeden önce tövbe etmiş. Orman kaçkını dediğiniz eleman da ona celallendi zaten.
-...şimdi tövbe edince oluyor muydu öyle?
-...abi sen yazdın ya?
-...nassı yaaa...siz durun geliyorum hemen.
Tanrı arkasından bakan Münker'in acı dolu bakışları içinde ortamdan ayrılır.
-MUHAMMED!
...
...
...nerde bu herif ya?
MUHAMMED!
-PATLAMA GELDİM
Muhammed uzaklarda üzerinde ropdöşambır ile belirir. Elinde de çizgi filmlerdeki kızarmış butları aratmayan bir tavuk budu taşımaktadır.
-Ne lan bu hâl?
-Acele acele çağırdın ya hazırlanamadım kusuruma bakma.
-Neyse. Gel sana bir şey göstereceğim.
Tanrı elinde tövbe ile ilgili ayetlerin işaretlendiği bir Kur'an tutmaktadır.
-Muhammed bu ne?
-...ayet?
-...harbi mi?
-...şimdi ne cevap vermem lazım?
Tanrı dellenir, gözleri ak ak olur.
-BENİ CİN ATIMA BİNDİRME MUHAMMED! Bak buraya saçma saçma şeyler yazmışız. Oğlum niye uyarmıyorsun?
-Abi ben insan kaynaklarındanım sen gönderdin ben de yazdım. Ben ne bileyim senin ne düşündüğünü?
-Haklısın ya. Adem nerede çağırsana onu bana.
-Araf'ta takılıyordu en son dur bakayım.
-Havva'yla mı bozuştu ne oldu?
-Ya bak bildiğin halde sorup strese sokuyorsun beni..
-Eheheh tamam lan sana da şaka yapılmıyor hiç. Hadi git Adem'i getir bekliyorum.
Kısa zaman sonra Adem uykusuzluktan şişmiş gözlerini ovuşturarak içeri girer:
-Beni istemişsiniz?
-Kur'an'ı sen kodlamıştın değil mi Adem?
-...bir hata mı çıktı?
Tanrı yine o ayetleri gösterir.
-Adem bu ne?
-...e kendin dedin öyle olsun diye..
-Siz de hiç uyarmadınız ki böyle şey olur mu diye?
-Abi bunu yazmasak Magdalena'yı nasıl kurtaracaktık?
-...sen de haklısın lan. O zaman şey mi yapsak ki.. Kıyamete ne kadar var?
-80-90 yıl bir şey işte fazla değil.
-Hah onu bu cuma yapalım. Cennetle Cehennemdeki herkesi de Araf'a topla. Zamanı gelince onlar da mahşere gitsin.
-Abi onlar niye Cennet Cehennem'de ki zaten?
-Ya ilk yarattığımda çok gaza geldim dedim acaba doluyken nasıl görünür...
-...
-Neyse işte geldiklerinde de deriz siz bizi yanlış anladınız diye.
-Yerine ne diyeceksin ki?
-Aslında kalbinizden inanmadığınız için almıyorum derim. Benim dediğime inanmayacak değiller ya!
-Büyüksün abi.
-Bak kardeşim ben hayat boyu namazımı kılmışım. Orucumu tutmuşum. Ne içkim kumarım ne de <hâşâ> zinâm var. Ben ki seksen yıllık hayatımda az daha zorlasam fenâfillah'a erecek kadar kasmışım, bu imansız zındık nasıl benimle aynı kata gelir bre?!
-Ölmeden önce etmiş tövbesini ki gelmiş işte. Ne zararı var da sana rahatsız, geç git işte!
Zındık söze girer:
-Gişedeki adamcağzım doğruyu konuşur hacı emmi yav. Hem İncil Tevrat okumadın da Kur'an'ı da mı okumadın da benim kötülüğümü istersin? Giderayak ateşlere gümüleyecen yav!
*gülüşmeler*
Hacı Emmi celallenir:
-Ağzın ne konuşur senin bre gâfil! Uzatmış şeytan sakalını gelmiş benim dinime küfrediyir. La havl.. Etrafı bi duman kapladı la noliy?
O sırada sahneye Tanrı girer, beraberinde havalı olduğunu düşündüğü bir sis bulutu da taşımaktadır.
-Münker sabah sabah ne bu gürültü? Ne ister bu orman kaçkını?
-Efendim şimdi şöyle ki sağda gördüğünüz arkadaş cebinden kumarı uçkurundan zinâyı eksik etmemiş, gününü gün etmiştir. Ramazanda oruç tutmayı geçtim tutanların önünde yiyip onları da zora sokmuştur. Üstüne de soğuk günlerde sıcak oluyor diye evinize gidip miskin miskin uyumuş-
-Atın gitsin o zaman Cehennem'e Münki, bunu da mı ben söyleyeyim?
-İşte atamayız.
-Sebep?
-Ölmeden önce tövbe etmiş. Orman kaçkını dediğiniz eleman da ona celallendi zaten.
-...şimdi tövbe edince oluyor muydu öyle?
-...abi sen yazdın ya?
-...nassı yaaa...siz durun geliyorum hemen.
Tanrı arkasından bakan Münker'in acı dolu bakışları içinde ortamdan ayrılır.
-MUHAMMED!
...
...
...nerde bu herif ya?
MUHAMMED!
-PATLAMA GELDİM
Muhammed uzaklarda üzerinde ropdöşambır ile belirir. Elinde de çizgi filmlerdeki kızarmış butları aratmayan bir tavuk budu taşımaktadır.
-Ne lan bu hâl?
-Acele acele çağırdın ya hazırlanamadım kusuruma bakma.
-Neyse. Gel sana bir şey göstereceğim.
Tanrı elinde tövbe ile ilgili ayetlerin işaretlendiği bir Kur'an tutmaktadır.
-Muhammed bu ne?
-...ayet?
-...harbi mi?
-...şimdi ne cevap vermem lazım?
Tanrı dellenir, gözleri ak ak olur.
-BENİ CİN ATIMA BİNDİRME MUHAMMED! Bak buraya saçma saçma şeyler yazmışız. Oğlum niye uyarmıyorsun?
-Abi ben insan kaynaklarındanım sen gönderdin ben de yazdım. Ben ne bileyim senin ne düşündüğünü?
-Haklısın ya. Adem nerede çağırsana onu bana.
-Araf'ta takılıyordu en son dur bakayım.
-Havva'yla mı bozuştu ne oldu?
-Ya bak bildiğin halde sorup strese sokuyorsun beni..
-Eheheh tamam lan sana da şaka yapılmıyor hiç. Hadi git Adem'i getir bekliyorum.
Kısa zaman sonra Adem uykusuzluktan şişmiş gözlerini ovuşturarak içeri girer:
-Beni istemişsiniz?
-Kur'an'ı sen kodlamıştın değil mi Adem?
-...bir hata mı çıktı?
Tanrı yine o ayetleri gösterir.
-Adem bu ne?
-...e kendin dedin öyle olsun diye..
-Siz de hiç uyarmadınız ki böyle şey olur mu diye?
-Abi bunu yazmasak Magdalena'yı nasıl kurtaracaktık?
-...sen de haklısın lan. O zaman şey mi yapsak ki.. Kıyamete ne kadar var?
-80-90 yıl bir şey işte fazla değil.
-Hah onu bu cuma yapalım. Cennetle Cehennemdeki herkesi de Araf'a topla. Zamanı gelince onlar da mahşere gitsin.
-Abi onlar niye Cennet Cehennem'de ki zaten?
-Ya ilk yarattığımda çok gaza geldim dedim acaba doluyken nasıl görünür...
-...
-Neyse işte geldiklerinde de deriz siz bizi yanlış anladınız diye.
-Yerine ne diyeceksin ki?
-Aslında kalbinizden inanmadığınız için almıyorum derim. Benim dediğime inanmayacak değiller ya!
-Büyüksün abi.
günah böcüğüm
YanıtlaSil