28 Ekim 2016 Cuma

Hekzagon - 1

  "Yine çıkmaza girdik."
  Bu, kasabayı terk ettiklerinden beri girdikleri beşinci zindandı ve hala tek sikke bulamamışlardı. Her seferinde umutları kırılıyor, geri dönme istekleri artıyordu. Başlamadan bitecek miydi bu macera?
  "Yakında azığımız da bitecek. O zaman ne yapacaksın acaba?"
  Kız kardeşinin sorusu, oğlanı can evinden vurdu. Onu bu işe zorla sokmuştu, lakin tamamen kardeşinin eline bakıyordu. Büyük kardeş, hırslı ve girişken olmasına rağmen kasabalının deyişiyle bir kazmaydı. Bütün yedikleri, kızın oradan buradan topladığı bitki kökleri ve mantarlardı. Yaban mersini diye çobanboğan yediklerinden beri meyvelerden uzak duruyorlardı.
  "Geri dönmek için hala geç değil. Bu gidişle buna mecbur kalacağıza benzer."
  Kız, ağabeyinin üzerine çok gittiğini fark etti. Ne çıkardı tüm gün inek misâli ot yesek?
  Tamam, biraz abartmış olabilirdi.
  "Senin ağzın neler söyler? Ben senden plan istedim, sen ise dönmekten bahsediyorsun! O cadıyla yaşamaya benden fazla katlanabilirmişsin gibi.."
  O cadı..
  Matresse yerlisi bir meyhanecinin iki çocuğuydu onlar. Annelerini hiç tanımadılar. Sanki bir anda hafızalardan uçmuşçasına, kimse onun hakkında bir şey bilmiyordu. Babalarına sordukları tüm sorular cevapsız kalıyordu.
  Bahsettikleri cadı ise kasabaya altı ay önce gelen Yosma Tarine'di. Tabii kimse bunu yüzüne söylemeye cesaret edemezdi.
  Kadın, bir çarşamba akşamı doğudan tek başına gelmişti. Nasıl olurdu! Doğuda fersahlarca Tarabal Çölü uzanıyordu, bırakın tek başına geçmeyi, buna kalkışan kervanlar işin sonunda yarı yarıya azalmış olurdu. Altı ay önce o çarşamba akşamı geldiğinde vurulmuştu kadına babaları Vulgar. Çocuklar kendilerini bildiler bileli kimseye el uzatmamıştı bu adam. İşin içinde büyü olduğundan şüpheleniyorlardı.
  Eve geldiğinden beri olanlar da bunu doğrular nitelikteydi. Kafayamultan Vulgar gitmiş, bir süt oğlanı gelmişti sanki. O hareketli adam yatak odasından çıkmaz oldu. Hâliyle meyhaneye bakmak bizim Kazma Ishbal'e, ev işleri küçük kardeş Marel'e kalmıştı. Zaten kadının da odadan çıktığı pek görülmezdi. Artık ne yapıyorsa..
  Tipiyle de sağlam kazık sayılmazdı bu kadın. Çingenelerin esmerliğine sahipti. Kulaklarına ne idüğü belirsiz ufak hayvan kemikleri takar, boynundan aslan çenesini eksik etmezdi. Her daim bir geceliği andıran kuzgun tüyü elbisesini giyerdi. Kapkara göz halkalarını tamamlayan aynı karalıkta davetkâr dudakları ve beline gelen düz saçlarıyla istenmediği kadar arzulanan bir kadındı.
  Geldiği hafta Vulgar'la evlenince kimsenin buna cesaret edecek zamanı olmadı tabii. O günden sonra da belleri doğrulmadı zaten. Ishbal kendini zorluyordu fakat ergenlikten olacak, eline geçen eşya sağlam kalmıyordu. Akıncı olan amcasıyla kılıç antrenmanları yapardı bir zamanlar. Amcası Kuzey İllerine gidip dönmeyince o da caymıştı böyle şeylerden. Tarih ve savaşlar daha çok ilgisini çekiyordu. Büyük ve unutulmaz bir komutan olmalıydı. Kahrolası küçük bir kasabanın ayyaş bekçisi değil.
  Öte yandan ondan yalnızca iki dakika küçük kardeşi Marel, kendini şifacılıktan alıkoyduğu için kızgındı cadıya. Sürekli yaptığı ev işleri bir yana, Tarine ondan sürekli küçük hayvanların uzuvlarını istiyor, bunlarla ne yaptığı meçhul kalıyordu. Oysa Marel doğa dostu bir pagandı. Nedensizce hayvanları incitmek ona tersti.
  Artık patlama noktasına gelen ikilimiz, bir pazar sabahı babalarına veda ederek terk ettiler evlerini.
 

4 yorum:

  1. Yine çıkmaza girdik belkide deyim olacak

    YanıtlaSil
  2. Ellerine sağlık kürşat baya baya iyi yazıyorsun

    YanıtlaSil
  3. Şimdi sevgilimden ayrildim aklima daha ergen olup senelerdir nişanlancam ve evlencem diyen arkadasim geldi üstad yazın sayesinde duygulandım, gözlerimden işedim he bu arada yukarda ki unknown sen hangi teşkilatsın lan

    YanıtlaSil
  4. Yazının devamını bekliyorum

    YanıtlaSil