birinin yalnızca anılarınızda yaşaması, aslını isterseniz hayat boyu süren bir süreç. bu noktadan sonra yataylar ve dikeylerin birbirine girmesinin ufak bir yan etkisi sonucu, her şey size eskiyi çağrıştırır. işte mikail abinin gömleği, furkanın en sevdiği plastik top, melisanın hayalindeki vosvos, babaannemin hiç kaçırmadığı çizgi film. göremediğimiz sisli geçmiş zamanda yaşamak sağlıklı bir olay değildir, kısa süreli mutluluğun sonunda saatin tiktaklarıyla boşluğa düşersiniz. onun yiyemediğini yemenin, dinleyemediğini dinlemenin bir anlamı yoktur sonuçta, değil mi. hayalini beraber kurduğumuz yerlere beraber gitmeyeceksek neden gidiyorum ki ben. genç yaşında ölmenin önemli bir sebebinin bu olduğunu düşünüyorum; içsel boşluk.
insanların erken olgunlaşmış dediği insanlara çok üzülüyorum. evet, aranızda otuz yaş var ve ne kadar güzel konuşuyorsunuz, hiç yaşıtların gibi değilsin, onların beyni telefondan uyuşmuş, evet. konuşmayı öğrenmişsin aferin. bunlar çok güzel ama el kadar çocuğa seninle konuşmasının faydası ne ki. hayat tecrübeni ona aktarman gerçekten çok mu önemli sanıyorsun bebeğim, karşısında ne kadar komik durduğunun farkında değil misin. neden bir posta yükleme de sen yapmak istiyorsun. mayısta meyve veren eriğin kendine faydası var mı sence.
yine de insan her şeye alışabilen aşağılık bir varlık sonuçta. buna da alıştık, alıştım, alıştınız, alışacaksınız. gün gelecek başarılarla dolu bir günün akşamında gökyüzüne bakacaksınız ve bir boşluk duyumsayacaksınız, nedenini dahi hatırlamadığınız. o akşam, sisli geçmiş zamanınıza son bir kez bakın. o da size bakacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder