normalde olay yazısı olmayan yazılarımı yaşadığım bir olay üzerine -lafa gel- yazmama rağmen bugün uzun zamandır hissettiğim bir durumdan yola çıkarak yazacağım yazımı. o durum ne mi?
okulun açılmasını iple çekiyorum.
11 yıllık eğitim hayatım boyunca bunu diyeceğimi hiç -ama hiç- düşünmezdim ama hâl ve vaziyyet bu yönde. öyle ki yurdu bile -rabbim neler diyorum- özledim diyebilirim.
aslında yurdu özlememin bir sebebi de yurt üst dönemlere çıktıkça güzelleşen bir yerdir ve son sınıf tınmazlığını yaşamak istiyorum ama konumuz bu değil.
okulu ve yurdu özlememin tek sebebi oralarda daha iyi çalışılıyor.
evet.
hayatı boyunca oturup yarım saati geçkin çalışmayan -fiziği tenzih ederim- ben, daha iyi çalışabilmek için okula ve daha acayibi yurda gitmek istiyorum.
hayatımda çok ilginç olaylar oldu. duygusal şoklar, ani aydınlanışlar, hayal kırıklıkları falanlar filanlar ama belki o sıralarda küçük olduğumdan ya da hiçbirini umursamayacak kadar aymaz bir insan olduğumdan -bu ihtimal ağır basıyor- -psikolojinin savunma mekanizması da olabilir aslında- -incelemek lazım- hiçbirisini bir dönüm noktası olarak görmedim, geriye dönüp baktığımda işte o günden sonra böyle oldum demedim. ama şu an içimde tuhaf hisler var.
hayır, midemde kelebekler uçuşmuyor. hamile de değilim.
bu hisleri cidden tanımlayamıyorum. hayatım boyunca bir iki şey dışında hiçbir şeye öyle aman aman çaba göstermedim, onlar da ya zaman geçsin diye ya da sonrasında yapacaklarımı kolaylaştırsınlar diyeydi zaten. dikkatimin de -çok- kolay dağıldığı düşünüldüğünde aslında şaşırtıcı değil ama genel olarak çalışmayı sevmeyen ve kolayı yapılabiliyorken uğraşmayı gereksiz bulan bir zihniyetim var, ki, sorun da burada.
son senem olduğu için çalışmam gerektiğinin inanılmaz farkındayım ama mantığım bunun gerekliliğini kabul etmiyor. bu yüzden oturup gereksiz bulduğum bir konuyu çalıştığımda adeta doğama ihanet ediyorum.
yazarken sinirlerim bozuldu. böyle boktan bir dert olabilir mi lan?
çalışıyorum ama bu bana koyuyor çünkü doğama aykırı.
hassiktir git şurdan, derdim eğer bunu diyen bir başkası olsaydı fakat insan kendi kendini siktir edemiyor maalesef.
neyse, demem odur ki okul döneminin hemen gelmesini istememin nedeni, bu atlayışın daha kolay gelip geçmesidir. insan doğasını reddetmemeli derim hep ama çalışmayan insandan da bir nevi tiksinirim. bu da böyle bir çelişki.
zaten bu yüzden artık çok daha seyrek yazı yazıyorum ve daha da seyrek buraya atıyorum. koca yaz tatilinde normal şartlar altında bu blogu alır götürürdüm ama imkânlar elverişsizdi işte. peki o koca yaz tatilinde ne mi yaptım?
bam. işte tatilimin yarısı ve büyük ihtimal daha fazlası. bu arada fotoğrafı kurban olduğum ablamın bana emanet ettiği fotoğraf makinesiyle çektim. hatta dur yapmazsam ölürüm:
yaşasın monokrom ve her çeşit tonu ulan.
işte böyle sevgili okur ve bilmemkaç yıl sonra bu yazıyı okuyacak gelecekteki ben. şu an bok gibi bir dönemden geçtiğimi düşünüyorum ama büyük ihtimalle daha başı bile değil. okuyup okuyup bıyık altından gülerim artık.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder