27 Haziran 2017 Salı

Öfke

nice seneler
geçti fırtına gibi
biz güz yaprağı

---------------------------------------------------------

...
-..ama hepsi bir anlık öfkeyle oldu anlayacağın. Normalde ne ben öyle baba laflar ederim, ne o kalbimi böylesine kırar.
-Herkes seni dürüst tanıyor kardeşim, ama tanıdığım en yalancı insansın.
-Nereden çıktı?
-Sırf onu hayatından çıkartmaya korktuğun için 'öfke'nin ardına sığınıyorsun. Daha iyisini bulamamaktan korkuyorsun. Elalemin ne diyeceğinden korkuyorsun. Yalnız kalmaktan korkuyorsun, zaten bütün insanların kalbinde gizli bir korkudur bu.
  Birbirinizden nefret ettiğinizi kabul edemiyorsun, sonsuz sessizlikte bir ilişkiyi kör topal götürmeye çalışıyorsun. Öfke anında ağzından çıkanı kulağı duymayan kimse yoktur ki kardeşim, herkes farkındadır ne dediğinin. Başka zamanda söylemeye cesaret edemediklerimiz öfkeliyken fışkırır bir anda. Pişman oluruz olmasına ama, seviniriz de bir yandan. Her gün birinin yüzüne bakıp düşüncelerini içinde tutmak kimse için kolay değildir. Tiyatro sahibinin hatrı kalmasın diye oynanan sıkıcı bir oyundan farksızdır.
  Yine de devam ederiz tiyatroya. Sevgiden mi, korkudan mı? Yoksa sevgi, bir korku mudur ki?
-Moralimi bozuyorsun.
-İnsan hüzün ve stresten beslenir. Kimsenin mutlu olmamasının başka bir nedeni olabilir mi?
-Peki sen nesin? Gerçek mi yoksa tarihe geçecek bir aktör mü?
-Gerçek dediğin nedir ki, kurgu olamayacak kadar karmaşık senaryo. Kurgu yazanlar önce kahramanların karakterlerini belirler. Sonra zaman, mekanlar ve en son olaylar gelir. Kahramanların karakterlerine dayanarak ne zaman nerede ne yapacağını belirler yazar. Gerçek bu kadar basit değildir. Gerçekte kahramanlar değişken ve dengesizdir, ne yapacakları kestirilemez. Soğuk bir şeyler var mı ya?
-Dolapta kahve vardı, getireyim.
-Vanilyalı mı?
-Tabii.
-İyi tavatırmış.
-Kaç yeri gezdin, kaç sene İstanbul'un en temiz yerlerinde yaşadın, daha kurtulamadın şu ağızdan.
-Neyi varmış lan ağzımın?
-Nesi yok ki? Şurada ciddi bir mesele konuşuyoruz, geliyor abuk bir laf edip piç ediyorsun muhabbeti.
-Ciddiye alıp konuşanda kabahat.
-Benimle konuşup konuşmamak senin elinde.
-Gerçekten öyle mi?
-Bunu yanıtlayabilecek kadar objektif birini tanımıyorum.
-Öyleyse daha iyi alternatifler bulana kadar, devam diyorsun.
-Hadi kalk da getir şu kahveleri artık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder